Meridyen Circle 2014 Yıllık Toplantısı Gerçekleşti

Neyi Nasıl Tartışmalı?: İslam Geleneğinde Münazara” temalı Meridyen Circle 2014 yıllık toplantısı 27 Aralık 2014 Cumartesi günü Meridyen Derneği’nde gerçekleştirildi. Meridyen Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hatice Uğur’un açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, oturum başkanı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Demir’in Meridyen Circle toplantı dizisi ve konuşmacılar hakkında yaptığı bilgilendirmeyle devam etti.

“İlm-i Münâzara: Hakikat Tâlibine Neyi Nasıl Demeli?” başlıklı sunumuyla sözü alan Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eşref Altaş sözlerine, ‘hakikat’, ‘burhan’ ve ‘cedel’ kavramlarına değinerek başladı:

“Hakikatı aramak için, hakkın zuhuru için münazara yapılmaktadır. Hakikat; neyi konuşuyorsanız, ona dair gerçeklerinizdir. Hakikate dair yolculuk bırakılamaz, terk edilemez. Söyleyeceğimiz şey hakikatin kendisi olmalıdır. Cedel; tartışma, çekişme, münakaşa etmektir. İslam’ın ilk yıllarında, modern münazara olmasa da cedel vardı. Burhan ise kanıttır. Münazaranın, tarih içerisinde gelişen ve bu süreç içerisinde cedelden ayrılan noktası burhandır. ‘Cedel kültüründen münazara kültürüne geçiş nasıl oldu?’ sorusu üzerine tartışmamız gerekmektedir.”

“Münazara, karşılıklı doğru bir yolculuğa çıkmaktır,” diyen Yrd. Doç. Dr. Altaş sözlerine, safsata ile münazara arasındaki ilişkiyi açıklayarak devam etti:

“Safsata; Yunanca’dan çevrilmiş olup, mantık kitaplarında yanlış olan öncülerde kullanılan kısaslar olarak ifade edilmektedir. Hakikat olmayandır. İnsan her şeyin ölçüsüdür, dışarıda hakikat diye bir şey yoktur. Safsatada oyunlar ve yanıltmalar vardır. Modern münazarada bu tür oyunlar yaparak karşımızdakini yanıltabiliriz; ama bu hakikati değiştirmez. Sofistlerin aksine, eşyanın bir hakikati vardır. Eşyanın hakikatini bilmek mümkündür. Hakikat aşamalı, katmanlı olabilir. İslam kültürü safsatanın tam karşısında konumlanmaktadır. İmam Gazali, safsata içerisinden kurtulmuş ve hakikati görmüştür.”

Son olarak teknik tartışma kuralları hakkında görüşlerini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Altaş, sözü İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özturan’a bıraktı:

“Önermeden hareketle münazarada formal tartışmanın içeriğini doldurmamız gerekmektedir. Münazara, mantık eğitiminden sonra geldiği için alt yapı olarak mantık bilgisi gerektirmektedir. Bizim gündelik dil içerisinde kullandığımız öyle formlar vardır ki, dile getirildiği zaman aklımıza doğruluk ve yanlışlık kavramlarını getiririz. Doğru veya yanlış, bir söz öbeğini dile getirmek ise onun hakiki olduğunu ifade etmez. Kesin bilgi dediğimiz şey, gerekçelendirilmiş kesin önermelerdir. İnsanlar ya kavramları ya da yargıları bilmiyordur.”
 

“Münazara; doğru olduğunu düşündüğümüz, doğru olduğuna inandığımız önermelerimizi gerekçelendirmemizdir,” diyen Yrd. Doç. Dr. Özturan sözlerine gerekçelendirmenin önemini anlatarak devam etti.

“Kesin bilgi ile kesin inancı birbirinden ayıran şey gerekçelendirmektir. Tartışma yaptığımız zaman biz önermelerimizi tartışır, bunları gerekçelendiririz. Önermeleri tartışmak demek, onu gerekçelendirmek demektir. Münazaranın ilkleri diye bir şeyi konuşuyorsak, bir iddiayı nasıl gerekçelendirdiğimizden bahsediyoruz demektir.Önermelerimizi kıyas kurarak gerekçelendiririz. Birbiriyle çelişen iki şeyi aynı anda tartışmak doğru olamaz.”

Yrd. Doç. Dr. Özturan sözlerine, münazara ve çelişki ile ilgili örneklendirmelerle son verdi.